28 Eylül 2013 Cumartesi

Gazel-ağlama gönlüm..

müfteilün müfteilün müfteilün müfteilün

Ağlama gönlüm hele sabret doğacaktır güneşin
Kapkara gökler gidecek dinse bu boş serzenişin

Hâline şükretmelisin,böyle buyurmakta hadîs
Sâlih olan kalbine elbette yakın Sidrenişîn

Hüzne kucak açma,nedir eşkini koyvermelerin
Fayda verir sanma sakın böyle elem bir geçişin

Bezm-i elestin sana zâhidliği bahşetmesi bu
Belli değil miydi senin âleme bayram gelişin

Sabr ile davran,kaderin:"Bekle ey Alper" dedi hep
Sâdece râhında bulun kutlu ezânın,Habeşin


*şâir bir bayram günü doğduğunu söylüyor 4.beytin ikinci mısraında..

*Habeş=Bilâl-i Habeşî

17 Eylül 2013 Salı

dersen işte sen-ben redifli Gazel, Nazîre

fâilâtün fâilâtün fâilâtün fâilün

Gözleri âhû-veş olmuş yâr dersen işte sen
Gussa hâlinde sana kim zâr dersen işte ben

Lâle hadler,pembe lebler,renkli gözler sendedir
Böyle çok hoş bir güzel kim var dersen işte sen

Her dem aşkın hasta etmek ister ey zâlim beni
Kalbi kan ağlar o dil-efgâr dersen işte ben

Bir sözündür gönlü güldürmeden aslâ ,öldüren
Zulme sevdâlandı bir dil-dâr dersen işte sen

Ey dilârâ sen cefâ-kâr âşığınsa ber-karâr
Alperâ kim dertle berhürdâr dersen işte ben

Cihân'ın Vilâdetine Târîh

Tealallah o öyle bir dosttur ki
Hasenâtına şâhiddir şu zamân

Berâberce es'ad olmak temennim
Seni tanımayan günlerim pişmân

Ey âşinâ Hak yoluna ol revân
Menzilde herkes olsun sana hayrân

Garîb arkadaşın yazdı bir târîh
İnşallâh eder seni hemen şâdân

Giryeni ekleyip,çeh sözü çıkar
"Bir nûr olarak geldi üstâd cihân"
(بر نور اوﻻرق كلدى استاد جهان)
girye= 235 sayısını veriyor.. çeh=8 235-8=227
tırnak içine alınmış mısra'nın sayısal değeri 1186..
1186+227=1413.. hicrî 1413 ..doğum yılını vermektedir..

dünyaya yeni gözlerini açan her bebek bilindiği üzere ağlar..girye kelimesinin mânâsı ondandır. ve bu ağlayış iyiye işârettir bize gerektir o yüzden ekledim.. çeh,çukur,çukurluk demektir.. ki değerli insan cihan üst seviyenin insanıdır,yükseklerin ,enginin insanıdır. çeh sözü de nazımdan o yüzden çıkmaktadır.. 


10 Eylül 2013 Salı

Tahmîs-i Gazel-i Şeyhülislâm Yahyâ Efendi

mefûlü mefâîlü mefâîlü feûlün

Mecnûna kananlar bana efsâne desinler
Varsın reh-i aşk içre o bîgâne desinler
Bir dilberin etrâfına pervâne desinler
Sun sâgarı sâkî bana mestâne desinler
Uslanmadı gitti gör o dîvâne desinler

Takvâ eri şeytanları yıldırmada burda
Peygamber-i Hak cevdeti bildirmede burda
Rabbim nice feyzler verip aldırmada burda
Peymânesini her kişi doldurmada burda
Şimden geri bu mescide mey-hâne desinler

Sırlar denizimden çıkıp et bendeni sen fâş
Boz çehreni gülruh,kapa çeşmin de hilâl kaş
Ağlarsa gözüm neşve içinden dökülür yaş
Dil hânesini yık koma taş üstüne bir taş
Sen yap onu eller ona vîrâne desinler

Îmân dolu kalbin bırakıp hikmeti neyler
Furkânı bırakmış sesi bir kıymeti neyler
Emmâre nefis kahroluyor himmeti neyler
Gönlünde senin gayr u sivâ sûreti neyler
Lâyık mı bu kim Ka'beye büt-hâne desinler

Zihninden akıp gitmeli bir dem gibi gaflet
Aklında bulunsun terahındır sonu cennet
Alper hadi maksûda ulaş duyma nedâmet
Yahyâ'nın olup sözleri hep sırr-ı mahabbet
Yârân işitip söyleme yabâne desinler

Müstezâd-2

mefûlü mefâîlü mefâîlü feûlün/mefûlü feûlün

Sevda güneşim çık hadi yak bendeni işte
Yaksan ya derince
Üzmem seni aslâ benim ol sâdece lütfen
Kül et beni tek sen

Mâdem bana nâz yapmadasın beklerim olsun
Nâzın da son olsun
Ey ay gibi parlak güneşim cimri değilsen
Çık ortaya lütfen

Yandır beni dîdârına çok hızlı şekilde
Bekletme sen işte
Râhın ne ırak öyle, bırakmam seni böyle
Dünyâma doğarsan

Âh etmedim aslâ elemimden biricik yâr
Davran da öpüp sar
Akşam oluyorken ağıdım başlıyor anla
Sen çünkü gidersin

Yıkmaz beni bed sözlerin ammâ gülüyorlar
Derler:"Hani vuslat?"
Dâvûd gibi gür çıkmasın artık sesin Alper
Dönmüş sana sırtı

Irgat-ı Hudâ ol bulunur bir gün eşin ki
Şâhid amelin ki
Necm etme sakın her şeyi nazmında ey Alper
Sensin ki tek ahter

Gazel-Gülmüşsün güzelim

mefûlâtü feûlün mefûlâtü feûlün

Gülmüşsün güzelim neylersin işte hayâttır
Hâlâ sendeki suskunluk bomboş bir inattır

Aşk bâğında muhabbetler bahşet şu gedâna
Düşmüş âşığa ikrâm çok hoştur ki zekattır

Fırsat bulmasın aslâ insanlar bu hususta
Gıybet etmede zîrâ kullar usta zevâttır

Firkat âteşi sönsün hasret perdesi kalksın
Vuslat neşvesi çıksın vuslat çünkü necattır

Aşkımdan haber etsem hâlimden beter etsen
Nâçârım ama korkmam gamzen sende pusattır

Bak,görmez mi o gözler, yârin hep seni özler
Hem feryâdını gizler,gönlüm çünkü sebâttır

Üftâdem,seni varsın ağlatsın o demâdem
Sabretmek sana mâdem yârinden de ricattır


ŞEYH GÂLİB üstâda nazîre

mütefâilün feûlün mütefâilün feûlün

Yine gussa cemrem od oldu da nevbahâre düştü
Alev aldı gül yanıp, bülbül ölüp ,nigâre düştü

Değilim umutsuz ammâ bana gelmiyor ki aslâ
Sanırım hayâllerim bir reh-i intizâre düştü

Vatanında kalmış olmak o sevincin ah ne çâre
Neşelenme ,eğlenip gülme de ihtiyâre düştü

Yetişip visâle şeydâ kırılıp demiş ki cânâ
"Bana verdiğin o sözler ki şu yâdigâre düştü"

Bize gelmeyen dilekler acımaz kesin melekler
Atılan çiçekler ancak der-i dil-figâre düştü

Dedi:"Sevdiğim karanlıkları öldüren o nerde?"
Şeb-i vaslı nûra vermek meh-i bîkarâre düştü

Bu mekâna aldanıp çokça övünme sen ey alper
Nice aldanan gönüller yine iftihâre düştü


yâdigâr* hatır


Gider miydim geri redifli gazel

Kömür gözlü, al yanaklı , can perî gider miydim geri
Ey benim yaşlı gözlerimin feri gider miydim geri

Demedin ki "hür bir bülbül olacam,güllere konacam"
Ey şeydâ bülbülerin şâhı,seri gider miydim geri

Bir tebessüm edeydin ne vardı ben varken değişeydin
Hâlini belli edeydin, sen Öri gider miydim geri

Bir nim nigâh atmıştın hani o soğuk sabah bakmıştın
O gün beni yakmıştın, güller zeri gider miydim geri

Yok mudur bir dönüş belki ebedî bir elemden kaçış
Feraha varış, kızların bî-şeri gider miydim geri


Öri* lakap.. gider miydim redifli gazel ile aynı konuyu anlatıyor.. devâmı niteliğindedir.